1939 yılında, Artvin’in Borçka ilçesinin Şerefiye köyünde, zümrüt yeşili ormanlar ve dağların mağrur gölgesinde, Gürcü bir anne ve Laz bir babanın oğlu olarak Hüseyin Yılmaz Melek dünyaya gözlerini açar. O bu doğayla iç içe büyür, köyünün basit ve masum yaşamından etkilenir, yüreğinde biriktirir.
14-15 yaşlarındayken, meslek sahibi olabilmesi için Borçka’da yılların bilge terzisi Şevket Tekbaş Usta’nın çırağı olur. Tekbaş Usta, el işlerinde titiz, becerikli ve estetik zekâsı yüksek bir zanaatkârdır; ancak Melek’in doğal yeteneği ve çalışkanlığı, ustasının da gözünden kaçmaz. Melek, bu değerli dönemi boyunca dayısının yanında sevgi dolu bir aile ortamı da bulur.
Terzilik sanatını öğrendikten sonra, kıyafetlerin hünerli ellerinden geçtiği, Melek’in adeta büyüsünü taşıyan eserler haline geldiği söylenir. Öyle ki, ustası bile onun yeteneğine hayran kalır ve önemli kişilerin kıyafetlerini onun maharetli ellerine emanet eder. İşini tam anlamıyla sanata dönüştüren Melek, zamanla İsmet Goncal ve İsrafil Ataman gibi diğer usta isimlerle birlikte çalışır.
1957’de, yıllarca hayatını paylaşacağı Sabriye Hanım ile evlenir ve 1959-1961 yıllarında askerliğini İstanbul Rami Kışlası’nda tamamlar. Askerlik sonrası İstanbul’da kalmayı seçer ve burada “Kadın–Erkek Terziliği Kursu”na katılır. İstanbul’da bile, gelen misafirlerini sanatı gibi kusursuz bir şekilde ağırlar.
1962 yılında, Borçka’da Maradit Caddesi’nde, söylentilere göre şehrin modasını belirleyen bir “Kadın-Erkek Tüccar Terzi” dükkanı açar. Artvin genelinde etkisi hissedilen bu dükkan, sadece Borçka’nın değil, bölgenin en önemli moda merkezlerinden biri olur. Kumaşları İstanbul’dan getiren Melek, kalite ve modanın en yeni trendlerine gözü gibi bakar.
1970 yılında, hayatının bir diğer dönemine adım atar ve İstanbul’a yerleşir. Otomotiv sektörüne atılır, ancak modaya olan tutkusunu hiçbir zaman geride bırakmaz. İstanbul’da da terzi olarak ün yapmış olan Melek, 1993 ve 1995 yıllarında Arma Tekstil ve Melek Tekstil şirketlerini kurarak, yurtiçi ve yurtdışı üretim ve satışlarda başarılı işlere imza atar.
Aynı zamanda bir hayırsever olan Melek, etrafındaki herkesin hayatına dokunmayı başarır. Artvin’in doğal güzellikleri ve çevresel sorunları onun için çok önemliydi; bu konuda farkındalık yaratmaya çalışırdı. Yüreği her zaman Artvin ve Borçka için atan bu asil insan, yalnızca işinde değil, hayatının her yönüyle tam anlamıyla bir sanatkârdı.
O, tıpkı dikişlerinde olduğu gibi, yaşamın her anını da özenle, incelikle ve sevgiyle işlemiş, bir sanat eseri gibi örmüştü. Gittiği yerde bıraktığı izler, dokunduğu hayatlar ve yarattığı değerlerle, Melek’in anısı, sevgi ve saygı içerisinde, kalplerde sonsuz bir yankı bırakacaktır. Onu tanıyanlar, “Mekanı cennet olsun, başımız sağ olsun” sözleriyle bu değerli insanı ebediyete uğurladılar.
Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.